Demir eksikliği anemisi tanısı konulan, 6 hafta ağızdan demir tedavisi sonucu hemoglobin değerinde 1gr/dl’nin altında artış olan çocuklarda dirençli demir eksikliği anemisi düşünülmelidir.
Çocuklarda tedaviye direnç denilmeden önce yanlış tanı, yetersiz süre tedavi uygulanması, yetersiz dozda tedavi uygulanması, kronik hastalık öyküsü, emilimi etkileyen ilaç kullanımı öyküsü durumlarının dışlanmış olması gerekmektedir.
Dirençli demir eksikliği olan çocuklarda Çölyak hastalığı, otoimmun gastrit ve Helikobakter piloriye yönelik tarama ve genetik testler önerilmektedir. Herhangi bir neden bulunamayan olgularda nedeni açıklanamayan dirençli DEA tanısı konulmaktadır.
Demir eksikliği anemisi için beklenenden yüksek serum ferritin olan olgularda herediter demir eksikliği düşünülmelidir. Helikobakter enfeksiyonu, otoimmun gastrit, Çölyak hastalığı ve genetik demir direnci (IRIDA) dirençli anemi etyolojisinde akılda tutulmalıdır.
Çölyak hastalığı (ÇH), genetik olarak yatkın kişilerde diyet ile alınan buğday, arpa ve çavdarda bulunan gluten adlı proteinin tetiklediği, ince bağırsakların otoimmün hastalığıdır. Geri dönüşümsüz fakat tedavi edilebilir bir hastalıktır.
Çölyak hastalığı, çocukluk döneminde bağırsak malabsorbsiyonunun en yaygın nedenlerinden biridir. Çölyak hastalığı nedenleri arasında genetik, çevresel ve immünolojik faktörler rol oynamaktadır.
Hastalık ailesel özellik taşımakta ve sıklıkla aynı ailede birden fazla kişide görülebilmektedir. Hastalığa özgün en sık görülen doku grupları HLA DQ2 veya HLADQ8 haplotipleridir. Çölyak hastalığında klinik, asemptomatikten ağır malabsorpsiyona kadar değişmektedir ve tüm olguların tanı anında %33-67’sinin belirtisiz olduğu bildirilmiştir.
Klinik belirtiler diyete gluten girmesiyle birlikte gelişen gelişme geriliği, karında distansiyon, kronik ishal, kusma ve huzursuzluk, daha büyük yaşlarda boy kısalığı, kansızlık, osteoporoz, ergenlikte gecikme, diş bozuklukları, artrit, kronik karın ağrısı ve nörolojik sorunlar şeklindedir.
Anemi Çölyak hastalığının en yaygın hematolojik komplikasyonudur. Anemiler içinde de demir eksikliği anemisi en sık görülen anemidir. Buna ek olarak, oral demir takviyesine dirençli DEA çölyak hastalığının en sık bulgusudur ve belirgin malabsorbsiyon olmadan da hastalığın tek bulgusu olabilmektedir.
Çölyak hastalığında, klasik çölyak hastalığının diyare veya kilo kaybı gibi diğer ortak özellikleri olmasa bile, duodenal lümenden bozulmuş demir alımı en olası anemi nedenidir.
Evet, demir eksikliği anemisi sıklıkla yeni tanı koyulan çölyak hastalığında bu hastalığa eşlik eden bir belirti olabilir. Demir eksikliği tüm dünyada ve ülkemizde en sık görülen anemi nedenidir. Diyet faktörleri ve malabsorpsiyon, demir eksikliğinden sorumlu ana faktörlerdir.
Çölyak hastalığı için glütensiz bir diyete başlandıktan sonra da bir süre devam edebilir. Çocuklarda ve yetişkinlerde demir eksikliği anemisi de çölyak hastalığının klinik özelliği olabilir ve mevcut tek bulgu olabilir. Demir eksikliği anemisi (DEA) Çölyak hastalığının iyi bilinen bir klinik şeklidir.
Gastrointestinal semptomu olmayan DEA’lı olguların nutrisyonel demir eksikliği olarak değerlendirilmesi ve birçok defa farklı demir preparatları ile tedavi edilmeye çalışılması çölyak tanısının atlanmasına ya da gecikmesine neden olmaktadır.
Çölyak hastalığında, ince bağırsakta besin emilimi bozulur, bu da besinlerden emilen demir miktarının azalmasına neden olur. Demir eksikliği anemisi, doktorunuzun fark ettiği çölyak hastalığının ilk belirtileri arasında olabilir.
Çocuklarda, çölyak hastalığında demir eksikliği anemisi yaygındır ve doku transglutaminaz antikorları ile ileri tarama önerilir.
Doku transglutaminidaz IG A ve Ig G (tTG-IgA ve tTG-IgG) testleri ilk taramada yapılan testlerdir.
Doku tTG-IgA testi çoğu hasta için tercih edilen çölyak hastalığı serolojik testidir. Araştırmalar, tTG-IgA testinin %78 ila %100 duyarlılığa ve %90 ila %100 özgüllüğe sahip olduğunu göstermektedir. İnce barsak biyopsisi hastalığın tanısında halen altın standarttır.
ÇH’da ince barsak mukozasının karakteristik histolojik görünümü; düz bir mukoza, normal villüs yapısında bozulma ve küçülme, villüs/kript oranında değişme şeklinde özetlenebilir. Kesin tedavi diyetten glutenin çıkarılmasıdır
Çölyak hastalığında tanı anında gastrointestinal sistem dışında en sık görülen belirtisi demir eksikliği anemisidir.
Çölyak hastalığında demir eksikliği sıklığının %6-82 arasında olduğu ve aneminin daha fazla hastalık şiddeti ve glutensiz diyete cevap olarak daha yavaş histolojik iyileşme ile ilişkili olduğu bulunmuştur. Bu nedenle demir eksikliğinin eşlik ettiği çölyak hastalarında kısa sürede çölyak tanısının konması ve tedaviye başlanması önemlidir. Açıklanamayan DEA'si ile prezente olan hastalarda ÇH prevalansı %20 gibi yüksek olarak bildirilmiştir
Özellikle çeşitli demir ilaçlarına şuruplarına rağmen düzelmeyen, dirençli demir eksikliği anemisi olan çocuklarda Çölyak hastalığı akla gelmelidir. Bu çocuklarda uzun süre kullanılan demir preparatları dişlerde renklenme, kabızlık gibi bir çok soruna da yol açmaktadır.
Demir eksikliğine bağlı kansızlık çölyak hastalarında çok yaygındır ve tek belirti olabilir. Bu nedenle; ağızdan demir tedavisini uygun dozda ve sürede kullanmış ama hemoglobin yükselmesi olmayan çocuklarda altta yatan çölyak hastalığı akılda tutulmalı ve hızla tanı konulmasına çalışılmalıdır.
Kliniğimizin aşağıdaki kurum veya özel sigortalarla anlaşması bulunmaktadır. Anlaşmamız olmayan özel sigorta ve kurumlara TTB fiyat tarifesinden fatura düzenlediğinden, hastalarımız ödedikleri ücreti sigortalarından ve kurumlarından tahsil edebilmektedirler.